5 Temmuz 1993 tarihinde, faşist kürt terör örgütü PKK’nın Erzincan’ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde 33 kişiyi katlettiği ve köyü ateşe verdiği katliamdır. 28 kişiyi köy meydanında toplayarak kurşuna dizen ve 5 kişiyi ateşe verdiği evlerde diri diri yakan PKK’lı katiller, insanları katlettikten sonra “Sivas’ın intikamı alındı” şeklinde bir bildiri bıraktılar. Geride 33 ölü, 30 dul kadın, 100’e yakın yetim çocuk ve yakılan evlerin enkazı kaldı.
OLAYIN GERÇEK YÜZÜ
Başbağlar katliamını, üç gün önce Sivas’ta şeriat yanlısı yobazların gerçekleştirdiği Madımak Oteli katliamına misilleme olarak yaptıklarını söyleyen Pkk bildiride şunu söylüyordu: Madımak Oteli’nde öldürülenler Alevi kürtlerdi ve buna karşılık Başbağlar’da Sünni Türkler öldürülüyordu.
Planlı olarak gerçekleştirilen katliamda hedef açıktı; Erzincan ve Sivas’ta bir Alevi-Sünni çatışması başlatmak ve bunu Türkiye aleyhine yayıp bölgede kendilerine alan açarak taban genişletmek.
Fakat Alevilerin desteğini arkasına almayı hedefleyen PKK’nın bu isteği sonuç vermedi. Yöredeki halktan tepki alınca ve insanları birbirine kırdıramayacağını fark edince, bildiriyle üstlendikleri katliamı önce “devlet yaptı” dediler. Ardından Abdullah Öcalan ters tepen her katliam sonrasında olduğu gibi “benim bilgim dışında yapıldı” dedi ve katliamı Dr. Baran isimli PKK sorumlusuna yıktı.
BİR PKK’LININ AĞZINDAN: “KATLİAM ÜSTLENİLMİŞTİ”
Serxwebun’un 95-97 senesi özel sayısına ait Şehitler Albümü isimli yayınında, bir terör örgütü sorumlusunun, PKK yöneticisi olan Kazım kod adlı Ercan Sönmez’in kendi örgütü tarafından öldürülmesi sonrasında Kazım’ın annesine yazdığı mektubu görüyoruz. Şu cümleleri kullanıyor: “O olaydan dolayı partinin kimseyi ciddi şekilde suçlaması söz konusu değil. Hatta olay üstlenilmişti.”
FAŞİST KÜRTLER KATLİAMI BÖYLE GERÇEKLEŞTİRDİ:
5 temmuz 1993 akşamı, Başbağlar köyüne gelen 60’a yakın Pkk’lı terörist, köyü üç koldan kuşattılar.
Saat 20:00 civarında köyün erkekleri akşam namazı için camiye gitme hazırlıkları yapıyordu. O sırada 20 kişilik ilk terörist grubu köyün girişini tuttu ve yardımı engellemek için telefon kablolarını kesti. 3’ü kadın 40 kişilik bir terörist grubu ise köyün içine girdi. Caminin hocası akşam ezanına yeni başlamıştı ki, iki kadın saldırganın silahlarını ensesinde hissetti ve ezanın devamını getiremeden dışarı çıkarıldı.
Teröristler köyün içine doğru dağıldı ve köyün bütün erkeklerini köyün üst kısmındaki tepede topladılar. Köyün kadınlarını ise köyün aşağısındaki derede topladılar. “Sadece konuşma yapacağız” diyerek muhtemel bir direnişi önleyen teröristlerin bir kısmı, ellerinde yanıcı madde ve fitillerle köyün içinde bekliyordu. Bu grubun görevi katliamın ardından köyü ateşe verip evleri ve camiyi yakmaktı.
Köyün erkekleri tepe önünde tek tek sıraya dizildi. Teröristler önce onlara örgüt yanlısı bir konuşma yaptı, ardından ellerindeki uzun namlulu silahlarla üzerlerine kurşun yağdırdılar. 28 kişi orada hunharca katledildi.
Ardından köyün içindeki saldırganlar evleri ateşe verdiler. 5 kişi de yakılan evlerde alevlerle can verdi. Köydeki 69 ev, cami ve 4 araba yakıldı.
PKK’lılar tarafından köyün aşağı tarafında toplanan kadınlar, köyün erkeklerini ve eşlerini kurtarmak için ziynet eşyalarını toplayıp teröristlere verdiler fakat katliama engel olamadılar.
Faşist kürt katiller katliamı gerçekleştirdikleri yere “Sivas’ın intikamı alındı” yazılı bildiriler bırakarak köyü terk ettiler. Dışarıyla iletişimleri tamamen kesilen köy halkı, katliamı ancak ertesi gün haber verebildi.
KATLİAMIN TANIĞI ANLATIYOR: “BENİ ÖLDÜ SANDILAR, BIRAKTILAR”
Olay sırasında kurşunlanan ve öldü diye bırakılan Muhtar Ali Akarpınar, Türkiye Gazetesi’nden İrfan Özfatura’ya o gün yaşadıklarını şöyle anlatmıştır:
“Böylesi bir temmuz günüydü. Başbağlar sabah mutlu uyanmıştı. Gurbetteki hemşerilerimiz gelmişlerdi, kucaklaşmışlardı. Hatta Almanya’dan bir minibüs yollamışlar, nihayet köyümüzün bir arabası da olacaktı. O zamanlar Başbağlar kıpır kıpırdı. Hayvancılık hızlıydı, ekinler boylanmıştı. Akşam namazı camideydik. Eli silahlı militanlar geldi, çok gençtiler, bizi köyün yukarısına çıkardılar. Doğrusu itmediler, kakmadılar, zorlamadılar. Kadınları da kuru bir dere yatağına toplamışlar. Takriben yarım saat, belki üç çeyrek örgüt propagandası yaptılar. Meğer bizi oyalıyorlarmış, aşağıda evleri talan ediyor, yağma yapıyorlarmış o anda. Ne zamanki kesif bir duman yükseldi köyün yakıldığını anladık. Zaten evlerimiz ahşap ve bitişik nizam. Üstü ot, altı ahır, Nasıl berbat bir koku anlatamam. Bak, hayvanların çığlıkları hala kulaklarımda.”
“Zor, zira ağaç diplerinde gölgeler vardı. Biz 40 kadar militan saydık ama istihbarata sorarsan 100 kişi civarındalar. Birden ateş emri verildi, ilk kursunu göğsümden aldım, koltuk altımdan çıktı. Düşmüş bayılmışım herhalde beni öldü sandılar. Bir ara gözümü açtım köy alev duman. Yanımda Kamil Akpınar yatıyor yaralı. İçim yanıyor diye sızlandı, kıpırdayamıyorum ki su bulsam ona. Rahmetli çıkamadı sabaha. Başpınar nahiyesi 30 km kadar uzakta. Orada karakol var. Yukarı Mutlu köyü çok yakın yetkililer aramış olmalılar. Hadise mahallinde 565 kovan toplanmış, demek üzerimize en az 20 Kaleşnikof şarjörü boşaltmışlar. 5 köylümüz de evlerinde yanarak şehit oldular. Sabah komşu köylerden geliyorlar, beni iptidai bir sedyeyle taşımışlar. Köye itfaiye hiç gelmemiş, ben 2 ay sonra döndüm enkaz için için yanıyordu hala. İnanır mısınız buraya bir sene kuş gelmedi, kedi köpek kalmadı ortalıkta.” (basbaglar.org)
Başbağlar köyünde PKK tarafından vahşice katledilenlerin isimleri:
Katliamı, Başbağlar köylülerinin kendi ağzından, belgelerle anlatan TRT belgeseli:
NOT: Paylaşmış olduğumuz TRT belgeselinde, katliamın yapıldığı Temmuz ayının Ramazan ayına denk geldiği söyleniyor. Fakat dikkatli takipçilerimizin düzeltmesi ile 1993 senesinde Ramazan ayı başlangıcının 23 Şubat’a geldiğini fark ettik. Olayın aslını öğrenmek için yaptığımız araştırma sırasında, katliamda babası Celal Demirci’yi kaybeden Harun Demirci’nin de katıldığı bir programda babasının 5 Temmuz günü oruçlu olduğunu belirttiğini görüyoruz. (Video için tıklayın)
Düzeltme için teşekkür ederiz. Ramazan ayı olup olmaması, PKK’nın gerçekleştirdiği ve Türk Devletinin üzerine yıkmaya çalıştığı bu vahşi katliamı, öldürülen 33 insanı, geride kalan 70 yetimi, gözü yaşlı 30 eş gibi acı bir gerçeği değiştirmez.