Pkk'nın Üstlendiği Eylemler

Mit, Jitem, Devlet değil; VAHŞİ, IRKÇI, FAŞİST PKK!!!

Bingöl Katliamı

24 Mayıs 1993 tarihinde, Bingöl-Elazığ Karayolu’nda araçların yolunu kesen PKK militanları, usta birliklerine giden ve askerliklerini tamamlayıp memleketlerine dönmekte olan üniformasız askerlerin olduğu otobüsleri durdurdu. Faşist kürt terör örgütü, 33’ü asker, 40 kişiyi olay yerinin yakınında kurşuna dizerek katletti. Sivil araçları ateşe verdi, 13’ü asker, 1’i polis, toplam 22 kişiyi de kaçırdı.

Bingöl Katliamı

Öcalan, katliamı misilleme olarak gerçekleştirdiklerini söylemiştir.

Abdullah Öcalan’ın “Misilleme hakkınızı kullanın” diyerek talimat verdiği terörist grubunun başında Şemdin Sakık vardı. 


Silahsız sivillere karşı gerçekleştirilen bu vahşi saldırının PKK’nın eylemi değil, örgüt içerisindeki çeteleşmenin işi olduğunu söyleyerek, Bingöl’deki feci katliamı güya eleştiren Murat Karayılan, kendi yayın organları olan Serxwebun’un 1993 Haziran sayısında Öcalan’ın “misilleme olarak biz yaptık” dediğini unuttu mu?

Bingöl

PKK’nın Serxwebun’da üstlendiği Bingöl Katliamı

Bingölde 33 sehit

PKK’lı katil Karayılan’ın yalan söylediğinin ispatı


 

Abdullah Öcalan’ın katliamı doğrulayarak savunduğu bir başka haber:

Bingol2

Katil Abdullah Öcalan’ın kardeşi, Ferhat kod adlı Osman Öcalan’ın açıklamaları ise, çeteleşme yalanlarını böyle açığa çıkarıyor:

Bingöl

28.05.1993, Milliyet Gazetesi, sayfa 20


 

Feci olay şu şekilde gerçekleşti:

24 Mayıs 1993 senesi, saat 18:30 sıralarında Bingöl-Elazığ karayolunun sekizinci kilometresinde pusu kuran 200’e yakın PKK’lı, yolu trafiğe kapattı. Şemdin Sakık’a bağlı teröristlerin bir diğer grubu da, yardım kuvvetlerinin önünü kesmek için Bilaloğlu Köyü etrafında ikinci bir pusu kurdu. Bu sırada, Malatya Şoför Er Eğitim Birliği’ndeki temel eğitimlerini tamamlayan askerlerin bulunduğu iki otobüsü durduran PKK’lılar askerleri indirdiler. Yoldan geçen diğer taşıtları da durduran teröristler, yolcuların içinden bir polisle bazı korucu ve korucu yakınlarını alıkoydular. Kamuya ait beş aracı yaktılar, dur uyarısına uymayan bir yolcu otobüsünü de taradılar. PKK’lılar bir grup vatandaş ile sivil askerleri kırsal alana doğru götürdüler ve karayolundan iki buçuk kilometre mesafede kurşuna dizdiler.

Olayın Bingöl’deki askeri birlikler tarafından öğrenilmesinden hemen sonra, Yolçatı Kavşağı’na dört zırhlı araçtan oluşan operasyon ve yardım timi yola çıktı. Yardım timi, Bingöl’e 10 kilometre mesafede bulunan Bilaloğlu Köyü’ne geldiği anda, köyün etrafında ikinci pusuyu kuran PKK’lılar ateş açtılar. Ellerindeki roketatarlarla, zırhlı araçlara ateş açan teröristler, grubun önündeki bir zırhlıyı RPG-7 roketiyle vurarak bir askerimizi şehit etti, bir astsubay da ağır yaralandı. Daha sonra PKK’lılar, güvenlik kuvvetlerinin yoğun ateşi karşısında dağlık kesimde üç ayrı yöne kaçtılar.

Olayın tanıklarından alınan bilgiler doğrultusunda, PKK’lıların yanlarında çok sayıda er ve yurttaş götürdüğünün saptanması üzerine, dağlık kesimde arama-tarama faaliyetlerine başlandı. Bölgedeki arazi kontrolü sırasında, Yolçatı bölgesinde 33 asker ile 7 vatandaşın katledildiği belirlendi.

1993 Bingol Katliami

 


 

Katliamdan kurtulan 22 kişi olayı anlattı:

Bingol Katliamı tanıkları

 

 

Bingol5


 

Hürriyet Gazetesi’nin 31 Ağustos 2005 tarihli sayısında, katliamdan sağ kurtulan üç asker yaşadıklarını anlattı.Hurriyet Bingol Katliamı

Osman Partal ‘ın anlattıkları:
“Trabzonluyum. İki midibüsteki toplam 50 askerden biriydim. Van-Özalp’taki birliğime gidiyordum. Yol boyunca gereksiz molalar veren şoför bir ara lastik patladığını söyleyip durdu. Lastiğin patlamadığını, krikoya dokunmadığını gördüm. Aksın altına girdiğinde birileriyle konuşma yaptığını duydum. Galiba telsizle konuşuyordu. Şemdin Sakık, şimdi Hürriyet’te yayımlanan açıklamalarında ‘Eylem planlanırken buradan askerlerin geleceğini bilmiyorduk’ diyor. Yalan söylüyor. Çünkü ilk otobüsün en ön koltuğunda oturuyordum. Yolumuzu kestiklerinde şoförün kapısını bizzat Sakık açtı. Toprak rengi üniforması vardı üzerinde, aynı renk kasketi ters takmıştı. Omuzundaki tüfeğin namlusu yere bakıyordu. Şoföre, diğer otobüsün nerede olduğunu sordu. ‘Arkada, geliyor’ cevabını aldı. İki dakika sonra diğer otobüs düştü pusuya. Yani bizi bekliyorlardı.”

Doğulu-Batılı diye ayırdılar
Gece yarısına kadar teröristlerle yürüdük. Mola verildiğinde niçin kaçırdıklarını, amaçlarını sorduk. ‘TC ateşkes ilan edince, iki gün içinde sizi serbest bırakacağız’ dediler. Saat 01.00 sularıydı. Sakık’ın talimatıyla tek sıra olduk. Şemdin Sakık nereli olduğumuzu sorup, Doğulu-Batılı diye bizi iki gruba ayırdı. Sakık, doğulu olmayan benim de içinde olduğum 34 kişinin eğitim kampına götürülmesini söyledi. Dağda koşar adım yürümeye başladık. Bize eşlik eden teröristler sürekli değişiyordu. Toplam 300 kişiydiler. Bir köye gittik. Kapısını çaldıkları evlerden başka teröristler çıkıp gruba katıldı. Kimi terörist evlere gidip istirahat etti. Bir ahıra soktular bizi öldürmek için. Sonra vazgeçtiler. Tekrar yürümeye başladık. Sabahı göremeyeceğimi düşünüyordum. Yıldızlara son kez bakıp annemi, babamı, köyümü düşündüm. Bir ırmaktan geçerken su içtik. Dağ yoluna çıktık. Davranışları sertleşti. Durdurdular. Saat 03.00 sıralarıydı. Yolun kenarına dizilmemizi istediler. Kol kola girip sıklaşmamızı istediler. Yanımdaki arkadaşıma ‘Devrem bizi vuracaklar’ dedim.

Devremi ölü görünce bayıldım
Tir tir titriyordum. Kalaşnikof, Bixi ve Kanvasların emniyetlerini açtılar. Sonumuzun geldiğini anladım, kelimeyi şahadet getirip kendimi yere attım. Taramaya başladılar. Dizime bir mermi isabet etti. Vurulanlar üzerime düşüyordu. Kafamı koruyordum. Hepimizin öldüğünden emin olmak için yüzlerce mermi yağdırdılar. Gittiklerini, seslerin uzaklaşmasından anladım. Altı yedi arkadaşım sağdı henüz. Diğerleri paramparçaydı. Can çekişenler, hırıldayanlar, ağlayanlar, inleyenler… Su istiyorlardı. ‘Anne, anne’ diye bağırıyorlardı. Öldüğümü zannediyordum. Kendimi çimdikledim, ölmemişim. Devremi beyni parçalanmış görünce bayılmışım.

Bizi yan yana dizip 1570 mermi sıktılar
Ayılınca şehit arkadaşlarımı sırt üstü çevirdim. Dokunduğum her uzuv elimde kalıyordu. Beyin, ayak… Yardım aramak için yukarı doğru koşmaya çalıştım. Kan kaybediyordum. Asfalta çıktım, bir kamyonla yakındaki Elmalı Karakolu’na gittim. Olanları anlattığımda dinleyen jandarmalar ağlamaya başladı. Helikopter, tanklar geldi. Şehitleri aldık. Olay yerinde 1570 mermi kovanı bulundu. Yani silahsız erlerin her biri için 50 mermi kullanmışlardı…


 

Başında Şemdin Sakık’ın bulunduğu, katil kürt teröristler tarafından vahşice katledilen şehitlerimizin isimleri ve memleketleri aşağıdadır:

İbrahim Erten (Konya), Mustafa Yılmaz (Konya), Erkan Kaçan (Konya), Mevlüt Özkan (Konya), Hilmi Şahin (Konya), Ali Arar (Konya), İlyas Uyar (Konya), Hüseyin Çelik (Denizli), Ahmet Apak (Denizli), Ercan Çobanoğlu (Denizli), Mustafa Koçanoğlu (Denizli), Baki Umutlu (Denizli), Şeref Tay (Denizli), Mehmet Öztürk (Denizli), Hasan Gültutan (Hatay), Mehmet Tura (Adana), Şenol Cansız (Samsun), Cavit Yaman (Samsun), Nihat Odabaşı (Kastamonu), Ramazan Akkaya (Kastamonu), Uğur Bozacı (İstanbul), Ünal Kalafat (İstanbul), Ahmet Aran (Manisa), Haydar Aslan (Trabzon), Murat Elibol (Çanakkale), Aydın Kuzey (Çanakkale), Adem Zongur (Kırıkkale), Musa Sarıgöz (Osmaniye), Murat Menteş (Bolu), Hikmet Özdemir (Malatya), Abdullah Kara (Antalya), Birol İrfan Askar (Afyonkarahisar), Selahattin Aysan (Isparta).

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Information

This entry was posted on 9 Şubat 2015 by and tagged , , , .
%d blogcu bunu beğendi: