9 Kasım 1992 tarihinde, Diyarbakır’ın Hani ilçesine saldıran PKK’lı kürtler önce Kaymakamlık binası, PTT, Askerlik Şubesi ve lojmanları, Karayolları Şube Şefliği, Adliye binası, Emniyet Müdürlüğü lojmanları ile diğer kamu kuruluşlarına ateş açtılar, araçları yaktılar; ardından binaları ve evleri basarak insanları kurşuna dizdiler.
Saldırıda 4’ü çocuk, 4ü kadın 12 kişi öldü, 3 kişi ağır yaralandı.
Bu kanlı eylemi PKK’nın Amed eyalet sorumlusu Şemdin Sakık’ın yönettiği kaydedildi.
PKK, kendi yayın organı Serxwebun’un 1992 Kasım sayısında, katliamı üstlenerek olayı duyurdu.
Hani’deki görgü tanıklarının verdiği bilgiye göre olaylar şöyle gelişti:
Yaklaşık 200 PKK’lı terörist saat 19:30 sularında dört koldan Hani ilçesine girdi. Bu sırada diğer bir grup PKK’lı da Hani-Lice karayolunu kesti.
Hani’ye giren teröristler önce kamu kuruluşları ve lojmanlarına uzun namlulu silahlar ve roketatarlarla ateş açtılar. Kalabalık bir grup da askerlik şubesi lojmanını kuşattı. Militanlar içeridekilere “Hepiniz dışarı çıkın, kimseyi öldürmeyeceğiz. Çıkmazsanız binayı ateşe vereceğiz” diye bağırdılar. Ardından lojmana ateş açtılar.
Askerlik Şubesi’nde görevli Astsubay Kemal Ay, eşi Nesrin Ay ve oğlu Mustafa Ay (6) ile lojmanda misafir olarak bulunan sivil memur Süleyman Dalgın’ın eşi Fatma Dalgın (26), kızları Sedef Dalgın (5), Sevda Dalgın (4), Sebahat Macar (50), Hülya Aslan (18), Mensure Aslan (14) öldürüldü. Polis memurunun eşi Fethiye Turan, 11 yaşındaki kızı Tuğba Turan ve Nurcan Macar (19) da ağır yaralandı.
Hani-Lice karayolunu kesen teröristler ise, ilçeye gelmekte olan Emniyet Amirliği’ne ait panzeri pusuya düşürerek, polisler Ufuktan Akgüne ve İhsan Sal’ı öldürdüler.
Askerlik Şubesi’nde insanları katleden PKK’lılar daha sonra PTT ve Karayolları binalarına rastgele ateş ederek öğretmenevine geldiler. Alt katı kahvehane olan öğretmenevinin çevresini kuşatan teröristler, herkesi dışarı çıkarttı. Ardından binayı ateşe vererek propaganda konuşması yaptılar.
Bir öğretmen burada yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Kürtçe olarak öğretmenevinin camlarını kırmamızı istediler. Bir kısmını kırdık. Bize bir şey yapmayacaklarını söylediler. Bize doğru dürüst eğitim yaptırın, insanların beynini yıkamayın, dediler.
Saldırı sırasında gazeteci Yaşar Aktay’ı Afetevleri mevkiindeki evine kadar izleyen teröristler, Aktay’ı kurşuna dizerek öldürdüler. Yaşar Aktay’ın eşi Züheyla Aktay olayı şöyle anlattı:
“Silahlar patlar patlamaz Yaşar nefes nefese eve geldi. Daha önce tehdit edildiği için onu bodruma gizledim. Hemen sonra 5 PKK’lı eve geldi. Her tarafı kırıp döktüler. Bodrumdan Yaşar’ı çıkarıp gözümün önünde kurşuna dizdiler.