Şirvan Katliamı
15 Eylül 1992 tarihinde, Diyarbakır’ın Silvan ilçesi ile Malabadi Köprüsü arasındaki Bahçe köyü yakınlarında yol keserek kimlik kontrolü yapan PKK’lı teröristler, Şirvan Belediye Başkanı M. Münip Şerafeddinoğlu, Belediye Yazı İşleri Müdürü Adil Kaplan, ANAP’ın Şirvan İlçe Başkanı Hüseyin Feyimoğlu ve makam şoförü Kemal Uğur’un bulunduğu iki araca ateş açtılar. Hüseyin Feyimoğlu ağır yaralı olarak kaçmayı başarırken, PKK’lılar tarafından kaçırılan Belediye Başkanı ve Yazı İşleri Müdürü katledildi.
PKK’lılar, katliamı kendi yayın organları olan Serxwebun’un 1992 Eylül sayısında duyurarak üstlenmiştir.
ANAP’ın Diyarbakır’da yapılan bölge toplantısından dönerken Silvan yakınlarında PKK militanları tarafından kaçırılan Şirvan Belediye Başkanı M. Münip Şerafeddinoğlu ile Belediye Yazı İşleri Müdürü Adil Kaplan öldürüldü.
16.09.1992, sayfa 1, Milliyet gazetesi
Verilen bilgiye göre, toplantıdan sonra, ANAP’ın Şirvan İlçe Başkanı Hüseyin Feyimoğlu yönetimindeki otomobil ile içerisinde Şirvan Belediye Başkanı M. Münip Şerafeddinoğlu ve Belediye Yazı İşleri Müdürü Adil Kaplan’ın bulunduğu, makam şoförü Kemal Uğur’un yönetimindeki iki otomobil yola çıktılar.
Diyarbakır’ın Silvan ilçesi ile Malabadi Köprüsü arasındaki Bahçe köyü yakınlarında yolda kimlik kontrolü yapan PKK’lıları görünce geri dönmek istediler. PKK militanlarının açtığı ateş sonucunda ANAP İlçe Başkanı Hüseyin Feyimoğlu ağır yaralandı, ancak kaçmayı başardı.
Diğer otomobilde bulunan Belediye Başkanı, Zabıt Katibi ile makam şoförü ise militanlarca kaçırıldı.
Belediye Başkanı M. Münip Şerafeddinoğlu ile Yazı İşleri Müdürü Adil Kaplan’ın cesetleri olay yerinden 100 metre ileride bulundu. Şoför Kemal Uğur ise serbest bırakıldı.
Ağır yaralı olarak kaçan Hüseyin Feyimoğlu, Diyarbakır Tıp Fakültesi Hastanesi’nde tedaviye alındı. Kendine geldikten sonra, olayı şöyle anlattı:
“Şirvan’a giderken, Silvan-Malabadi arasında yaklaşık 10 taşıtın durdurulduğunu gördük. Çevre militanlar tarafından sarılmıştı. Yolda da 10 kişilik bir grup taşıtlardaki yolcuların kimliklerini kontrol ediyordu. Bunların PKK’lı olduğunu anlayınca kaçmamız gerektiğini Başkan’a söyledim. Aniden otomobille dönş yaparak kaçmak istedik Bu sırada PKK militanları çapraz ateş açtılar. Kendimi kaybettim. Sonrasını hatırlamıyorum. Olay yerinden üç kilometre uzaklıkta jandarma karakolu bulunuyor. Bizim bölge toplantısı vardı. Bunun için yapılabilir. İçimizde köstebek olabilir, ama yine Allah bilir.”
16.09.1992, sayfa 17, Milliyet gazetesi